23 Ocak 2009 Cuma

Çamur

Çamur, 1996 Haziran’ında Murat (vokal-bağlama) ve Çağatay (gitar) tarafından Sakarya’da kuruldu. Temmuz’da birlikte Ankara’ya gittiler ve iki şarkıdan oluşan ilk demolarını aynı yıl Ankara Gazi Üniversitesi Stüdyosu’nda kaydettiler.

Bir yıl boyunca müzik hayatlarını Ankara’da devam ettirdikten sonra 1997 yılında Sakarya’ya döndüler ve davullarını Erdem Ateş’in, bas gitarlarını da Özgür Derya’nın çaldığı ikinci demolarını kaydettiler ve bir yıl boyunca Özgür ve Erdem ile birlikte İzmit Eğlence Fuarı’nda performans sergilediler.

1998 yılının yaz aylarında Çamur’un uzun yıllar birlikte çalacağı kadro oluştu. Turgay Çetin (davul), Ömür Kılıçaslan (bas gitar), Ozan Yılmaz (klavye), Çağatay Kadı (gitar) ve Murat Ak’tan (vokal-bağlama) oluşan Çamur, İzmit ve çevresinde tanınan bir grup haline geldi..

1999 yılında o zamanki adı StüdyoEKOL olan Kadıköy Müzik Yapım ile albüm anlaşması yapan Çamur, stüdyo çalışmaları için İstanbul’a geldi ve bu şehirde performanslarını sürdürmeyi devam ettirdi.

2000 yılında StüdyoEKOL’de gerçekleştirdikleri kayıt zamanın olumsuzlukları nedeni ile albüm niteliği kazanamadı. Ve bu süreç grup üzerinde olumsuz bir etki yarattığından Çamur uzun süre sessiz kaldı.

2003 yılında tekrar toparlanan Çamur yeni şarkılarını yapmaya başladı.

2004 yılında 9. Roxy Müzik Günleri’ne katılan grup yarışmada 2. oldu ve bir çok festivalde sahne aldı ve konserler verdi. Barışarock 2004’te performans gerçekleştiren grup artık İstanbul’da da tanınır hale geldi.

2004 yılı grubun kadrosunda da önemli değişikliklerin olduğu yıl idi. Çamur sahneye artık 9 kişi olarak çıkıyordu. Uzun yıllar birlikte çaldıkları Ozan Yılmaz’ın (klavye) yerini Alican Ecevit aldı. Daha önce gupta bas gitar çalan Ömür Kılıçarslan kendi tasarımı ve üretimi olan Çağlama isimli aleti çalıyordu. Bas gitarı da Cihan Uca devralmıştı. Akın Togay, Emre Kocabaş ve Güney Yabar’da perküsyonları çalıyorlardı.

2004 yılı sonbaharında başladıkları albümlerinin kayıtlarını 2005 Haziran’ında bitirdiler. "Bu Aşkın Izdırabını..." adını verdikleri albümlerinde 11 şarkı bulunuyordu ve albüm 6 Ocak 2006 tarihinde raflardaki yerini aldı.

Çilekeş

Vokalde Görkem Karabudak, elektronik gitarda Ali Güçlü Şimşek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda Cumhur Avcil’den oluşan Çilekeş, 2002 yılının Ekim ayında kurulmuştur.

2002 Kasım ayında Ankara Saklıkent’te ilk konserlerini verdiler. Verdikleri konserler ile Ankara’da tanınan bir grup hale geldiler. Bu konserlerden sonra Fanta sponsorluğunda hazırlanan "Genç Yetenekler Aramızda" isimli yarışmaya katıldılar. Burada İç Anadolu Bölgesi Finali’nde gösterdikleri performans ile Türkiye Finali’ne girmeye hak kazandılar. Türkiye Finali’nde Melih Kibar, Teoman, Engin Akıncı, Meltem Taşkıran ve Levent Yüksel’den oluşan jürinin seçimi ile gösterdikleri canlı performans sonucu yarışmayı kazandılar.

Bu yarışma Çilekeş’e bir ivme kazandırmış ve grubun geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlamıştır. Çilekeş sadece konser vermekle kalmıyor, albüm için demo hazırlamakla da uğraşıyordu artık. Davet edildikleri, 17 şehri kapsayan, Türkiye turnesinde Nev, Candan Erçetin, Harem ve Beyaz ile birlikte, birçok kişiye performanslarını gösterme imkanı buldular.

Birçok kişi tarafından merakla beklenen Y.O.K. isimli albümleri ise 2005 Mart ayında İTÜ MIAM’da Volkan Başaran prodüktörlüğünde kayıtları başlanmasıyla, Haziran 2005’te ONAIR tarafından yayınlandı. Söz, beste ve düzenlemelerin hepsinin Çilekeş’e ait olduğu albümde, Rapci Fuat, Kurban’dan davulcu Burak Gürpınar ve Aylim Aslım gruba bazı şarkılarında misafir oldular.

Görkem Karabudak - Vokal, Elektro Gitar
Beş yaşında piyano ile müziğe başladı. 13 yaşında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi "keman" bölümünü kazandı ve yedi yıl burada Elif Enacar ve Arif Abbasov ile keman eğitimini sürdürdü. Elena Puşkova ile koro, daha sonra kazandığı Gazi Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesinde de Günay Akgün ile şan çalıştı. Prof. Erol Erdinç yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrasında ve birçok oda müziği orkestrasında görev yaptı. Konservatuar eğitimini sürdürürken, 2002 Kasım ayında vokalist olarak Çilekeş grubuna dahil oldu. Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümünde eğitimini sürdürmektedir.

Ali Güçlü Şimşek - Elektro Gitar
Kadıköy’de doğdu, Bursa’da büyüdü. 12 yaşında gitara heveslendi. Ankara Üniversitesi DTCF Fransız Filolojisini kazanınca, Bursa’dan tanıdığı Cumhur’un stüdyosuna takılmaya başladı. Stüdyoda Görkem’le tanıştı. Bir süre sonra Görkem ve Cumhur gruplarını dağıtıp; hep beraber Çilekeş’i kurdular. Geçen sene ilk hedefini gerçekleştirdi ve grup arkadaşlarıyla birlikte doğduğu kente, İstanbul’a yerleşti. Şimdi aynı evde, hep beraber takılıyorlar.

Cumhur Avcil - Davul
Bursa’da doğdu. Bursa Erkek Lisesi yıllarında müziğe ilgisi arttı ve davul çalmaya başladı. Lise yılları boyunca değişik gruplarla çalarak bir çok organizasyonda yer aldı. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazanarak Ankara’ya yerleşti. Bir sene sonra kendi stüdyosunu açarak, bir çok gruba eşlik etti ve müzik çalışmalarını sürdürdü. Bu yıllarda çeşitli rock festivallerinde ve barlarda ses teknisyeni olarak çalıştı. 2002 Kasım ayında Çilekeş’in kurulmasıyla grubun davulcusu oldu. 2004 yılında Psikolog unvanını alarak Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümünde yüksek lisans öğrenimine başladı.

Gökhan Şahinkaya - Bas Gitar
Samsun’da doğdu. Ortaokul yıllarında rock müziğe ilgi duymaya başladı. Lise yıllarında kurduğu grubu ile çeşitli organizasyon ve şenliklerde çaldı. Üniversite eğitimi almak için Ankara’ya yerleşti ve bir bar grubunda bas gitar çalmaya başladı. Limon Bar’da John Doe ile çalarken Çilekeş ile tanıştı. Görkem ile bir proje grubunda yer aldı. 2003 yılında Bilkent Üniversitesi’nden bilgisayar programcısı olarak mezun oldu ve tamamen müziğe yöneldi. 2006 ya kadar birçok grupta çaldı. 2006 Mart’ında Çilekeş’e katıldı.

22 Ocak 2009 Perşembe

Cyttorak

2004 yılında İstanbul’da kurulan Death Metal grubu.

Canberk Varis - Lead Gitar, Vokal
Utku Can - Gitar
Onatkut Varis - Bas
Ege Yavas - Davul

Cultus

1992 yılında İstanbul’da kurulan Speed/Thrash Metal grubu.

Burak Atalay: Vokal, Gitar
Cenk-iz Açikgöz: Gitar, Geri Vokal
Baris Naim: Bas, Geri Vokal
Serkan Özkaya: Davul

Cruor Ignis

2005 yılında İstanbul’da kurulan Melodik Death Metal grubu. Daha sonra isimlerini Epure olarak değiştirmişlerdir.

Onur Oral
Kenan Cakir
Eser Apaydin
Can Adiguzel

Crossfire (Türkiye)

1998 yılında Ankara’da kurulan Power/Thrash Metal grubu.

Oz Sel - Gitar
Kaan Dirgin - Bas
Rifat Koyuncu - Bas
Can Besli - Davul
Kerem Besli - Gitar

Crisis (Türkiye)

Ankaralı Death Metal grubu.

Vocal - Özgür Demirtaş
Gitar - Özgür Lale
Gitar - Hakan Köseoğlu
Bas - Sancar Sönmez
Davul - Sertaç Durmaz

Courtyard

27 Subat, Çarsamba 2008 | yazan: sozt
İzmirli Heavy metal grubu.

Mert Guvener - Vokal
Ferhat Intepe - Gitar
Egemen Kursunlu - Bas
Reva Kurt - Davul

Corroded (Türkiye)

1997 yılında Ankara’da kurulan Death / Grind grubu.

Tolga Oskay - Vokal
Levent Yener - Bas
Cenker Yilmaz - Gitar
Emre Cagatay - Davul

Corona Borealis (Türkiye)

1998 yılında İstanbul’da kurulan Melodik Death Metal grubudur.

Mehmet - gitar
Dogus - bas, vokal
Kadir - vokal
Sinan - bas
Yalcin - davul

Core (Türkiye)

1998 yılında İstanbul’da kurulan Death/Grind grubu. Zafer Kabadayı ve Murat Ekşi tarafından kurulmuştur. Daha sonra Zafer gruptan ayrılmıştır.

Murat (aka Hain) - vokal
Hakan - gitar
Alper - bas

Consume

1995 yılında İzmir’de kurulan Brutal Death/grindcore grubu.

Engin - Davul
Evrim - Bas & Gitar
Gürkan - Gitar
Orhan - Vokal

Constantinopolis

27 Subat, Çarsamba 2008 | yazan: sozt
2000 yılında İstanbul’da kurulan Folk/Melodik Death Metal grubu.

Savas - Gitar, vokal
Yaız - Davul
Süha - Gitar

Conchadors

2003 yılında Afyon’da kurulan Heavy Metal grubu.

Anıl Ekizoğlu - Vokal
Altuğ Ekizoğlu - Gitar
Gökhan Gültekin - Bas
A.Volkan Günakın - Davul

Comma

1998 yılında İstanbul’da kurulan Progressive Metal grubu.

Ufuk Özkurt - Vokal
Barış Dokuzer - Klavye
Emre Günaydın - Davul
Emre - Gitar
Volkan - Bas

Cidesphere

1999 yılında Ankara’da kurulan Technical death metal grubu.

Oral Akyol - Vokal
Aydin Aytac - Gitar
Basar Cetin - Bas
Taylan Firat - Gitar
Onur Ertem - Davul

Cenotaph (Türkiye)

1994 yılında Ankara’da kurulan Technical Death/Grind metal grubudur.

Batu Cetin - Vokal
Cağlar Yürüt - Davul
Basar Cetin - Gitar
Cihan Akun - Gitar
Cenker Yilmaz - Gitar

Cenk Han Alkaya

Cenk Han Alkaya müzik hayatına lise yıllarında davul çalarak başladı ve 1998’e kadar davul çaldı. Aynı sene kurduğu grupla Marmaris’te şarkı söylemeye başladı İstanbul’a dönüşünden itibaren davulculuğu tamamen bırakıp, şarkı söylemeye devam etti. Nuri Candaş’tan şan ve opera dersleri aldı. Bestelerini ve şarkı sözlerini yazmaya başladı. Aynı zamanda kurduğu "Sodapop" adlı cover grubuyla bir çok mekanda alternatif rock tarzında müzik yaptı.

2004 ten itibaren hayalini kurduğu albüm için Faruk Kavi Mert Alkaya ve Serkan Çeliköz ile çalışmalarını sürdürdü 2008 in ilk aylarında prodüktörlüğünü de üstlendiği albüm kayıtlarını bitirdi.

Cem Karaca

Ermeni kökenli İrma Felekyan’la (Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca nın 5 Nisan 1945’de Ìstanbul’da dünyaya gelen ilk çocuğudur. O zamanlar Cumhuriyet tarihinin ünlü tiyatrocularından sayılan bu çift , evliliklerinde altı yıl sonra Muhtar Cem Karaca yı dünyaya getirirler. Cem Karaca için müzikle asıl buluşması 14 yaşındayken olur. .Cem karaca o sıralarda suadiyeli nesrin adında ki bir kıza aşık olur. Kızı, Johnny guitar isimli parçayla etkilemek ister. Lakin Cem Karacanın bu şarkısı Nesrinde çok annesini etkiler. Ve Toto Karca sayesinde Cem Karaca Müziğe başlar.

Cem Karcanın profesyonel yaşamı "apaşlar" grubunun solistliğini üstlenerek başlar. Bu grupla Hürriyet gazetesinin düzenlemiş olduğu Altın Mikrofon yarışmasına katılırlar. Ve söyledikleri Emrah parçasıylada dereceye girip adlarını duyururlar. Bu dönemde Cem Karaca iki kulvarda öne çıktı. Biri Pop müziğin alışılmış formlarına bağlı fakat güzel şarkı sözleriyle desteklenen yorumlar., Diğeri ise Anadolu ezgilerinin pop-rock la buluştuğu farkıl bir yorumdu. Bazı parçaların sözlerinde toplumsal gerçekler , yaşanılanlar yansıtılmaya başlandı. Tepkiler , isyanlar ve Cem Karacanın Mükemmel yorumuyla şarkılar insanlar karşısında çok yol katetti .1969 da apaşlardan ayrılan Cem Karaca Basçısı Seyhan Karabay la birlikte Kardaşlar grubunu kurar. Cem Karaca ve arkadaşları bu dönemde Anadolu Rock denilen tarzı yarattılar. Onlar bu dönemde bu kimliğe sahip çıkan tek gruptu. 12 Mart döneminin baskıcı atmosferine karşı durdular.

1972 de kardaşlar dağıldı. Cem Karca işte bu dönemde Moğollar’la buluştu. Moğollarla birlikte çıkardığı "namus belsı" albümü çok geniş kitlelere ulaştı. Rock temaları artık eskisinden dahada ağır basıyordu. Bundan sonra "Dervişan" adlı grubu kurdu. Bu dönem sanatçının en radikal müzik dönemiydi. Tamirci Çırağı ve 1 mayıs bu dönemde ortaya çıktı.

Cem Karaca çalışmalarının çoğunda bu bozuk düzene isyan etti. Cem Karaca bundan sonra da "Edirdahan" grubunu kurar. Bu grupla "Safinaz" adını verdiği albümü yapar. Albüme adını veren Safinaz bu ükede yapılan ilk rock opersı olarak bilinir. Ve bu albümde Nazım Hikmet ve Ahmet Arifin iki uzun şiirini besteler Cem karaca.

1979 da yoğun baskılar sonucu almanyaya gider. Burada ülkenin önemli orkestralarıyla çalışmalarını sürdürür. Yeni besteler yapılr. !987 de Türkiyeye geri döner. Ama "Turgut Özalın elini öptüde geldi" söylentileriyle birlikte de gelir. Görüşlerinde ki yumuşama Cem Karacanın bazı kesimler tarafından yadırganmasına sebep olur. Müzik ruhundan fazla ödün vermeyen Cem Karaca , Bu dönemden sonra "Merhaba Gençler ve Her zaman genç kalanlar" , "Töre" , "Yiyin Efendiler" , "Nerde Kalmıştık" ve "Bindik bir alemete" isimli albümleri yapar. Bazı albümleri Cahit Berkay ve Uğur Dikmenle beraber yapar Cem Karaca. Ağır Roman filmindeki yeniden yorumlanmış "Resimdeki Göz Yaşları" ile yeniden gündeme oturur. Son albümünde ise Moğollar ve Kurtalan Express üyeleriyle çalışır. Birkaç şiir çalışmasında yer alır Hep Kahır şarkısını burada yeniden şiir şeklinde okur. Kahpe Bizans fiminde küçük de bir yer alan Cem Karaca bu filmin soundtrackında 3 şarkı seslendirir. Ölümünden önce son iki yılı Bar ve Konserlerde şarkı söylerek geçirdi. Cem Karaca ve Yol Arkadaşları grubuyla birçok konser verdi. Bu grubuyla beraber Murathan Mungan şarkılarından oluşan albümde Yeni Türkü’nün unutulmaz şarkısı Göç Yollarını seslendirdi, Vefatından sonra Hayvan Terli adında bir albumu çıkan Karaca’nın, 2006 yılında ise birçok sanatçının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Cem Karaca Mutlaka Yavrum Albumu yayına sürüldü.

Türkiyede artık bir çok şey değişti. Ecevitin eski Ecevit olmadığı gibi. Artık bir zamanların Radikal tutumlu insanları, bu radikal tutumundan zamanla vazgeçtiler. Cem Karaca bir söyleşisinde eskiden siyah ve beyaz vardı ama artık ben gri tonlardayım der. Ve aynı programda ben hala solcuyum ama inançlıyımda der. Cem Karaca Müzik Felsefesinden hiç ödün vermedi. Toplumsal sorunlar ve sevgi, Anadolu ezgileri hep müziğinde yer aldı.

ve Bir pazar sabahı 8 şubat 2004 te solunum yetmezliği sebebiyle geçirilen kalp krizi nedeniyle aramızdan ayrıldı. Ertesi gün Cenazesinde on binlerce kişi vardı. O istememişti devlet töreni ve alkışlar... Kırgın oldugunu söylüyordu arkadaşları devlete... ve yakışır bir biçimde aramıza veda etti.

Cem Köksal

Cem Köksal 3.7.1976’da İstanbul’da doğdu. Müziğe ilkokul çağında mandolin çalarak başladı. Çocukluğu anne ve babasının da etkisiyle 60’ların müziklerini dinleyerek geçen Cem’in mandolinden gitara geçişi 1987 yılına rastlar.

1991-1992 yıllarında Derya Yener’den aldığı teorik müzik dersleri müzikal gelişiminde önemli rol oynar. Bu sıralarda arkadaşlarıyla İstanbul Kadıköy’de bir bodrum katında müzik çalışmalarına devam etmekte, aynı zamanda okumakta olduğu Alman Lisesi’nde müzikal faaliyetlere katılmaktadır. Günün popüler rock grupları her ne kadar ilgisini çekse de bir süre sonra değişiklik arayışına girer ve büyük ölçüde Johann Sebastian Bach’ın “Air” inin etkisi ile müzikal görüşü ve üretkenliği farklı bir yönde gelişir. Artık klasik müzik Cem Köksal’ın hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Tercihlerini hep tonal modlardan yana kullanmaktadır ve Johann Sebastian Bach onun en büyük kahramanlarından biri olmuştur. Tam bu dönemde aldığı bir albüm müzikal görüşünü yeni bir senteze yönlendirir. Bu Yngwie J. Malmsteen’in “Odyssey” idir. Klasik müzik öğelerinin modern müzikle ölçülü bir şekilde harmanlanması, gitarın son limitlerinde kullanılması ve şarkıların akıp giden binlerce notaya ve çok kuvvetli sounda rağmen oldukça melodik olması onu derinden etkiler.

Çalışmalarını gitar tekniğinde mükemmelleşmeye yönlendiren Cem Köksal, standart tekniklerde olduğu kadar alternatif tekniklerde de (Sweep Picking gibi) şaşırtıcı gitar yeteneğini sergilemeye başlar. Gitarın anatomisine merak salan Cem Köksal aylarca süren bir çalışmanın sonunda tümüyle kendi dizaynı olan (Shark) bir gitar yaratır (Kaynaklar: Make Your Own Electric Guitar by Melvyn Hiscock, Building Electric Guitars by Martin Koch). Müzikal olgunluğa eriştiğini hissettiğinde ilk albümünü üretmek için çalışmaya başlar. Beste ve düzenlemeleri yapmak, sözleri yazmak dışında albümü kendi kaydetmek istemekteydi. Bu tek kişinin altından kalkması zor gözüken bir yük olmakla beraber Cem Köksal’a göre istediği ürünü elde etmenin en iyi yoluydu. Çalışmalarına yine okuyarak başlar. İki yıl boyunca bulduğu kaynaklarla kendini eğitir. Stüdyo şemalarını çizer, kendine uygun ekipmanları tespit eder ve 2002 yılında kendine ait Stüdyo 29’u kurar. 2003 yılının Nisan ayında Sanat ve Marka ekibinin düzenlediği bir organizasyon olan Yngwie Malmsteen İstanbul ve Ankara konserleri vasıtası ile Yngwie Malmsteen ile tanışma fırsatı bulur ve albüm ile ilgili görüşlerini paylaşır. 2003 yılı içinde kayıtları tamamlanan albüm, “Set me Free!!” adını aldı ve müzik severlerin beğenisine sunuldu.

2005 yılına gelindiğinde Coca-Cola Soundwave turnesinde 150.000 kadar üniversite öğrencisiyle buluşan Cem Köksal,gösterdiği performansıyla büyük ilgi topladı.

2006 yılına gelindiğinde 11 ili kapsayan bir turnede,Deep Purple ve Rainbow gibi grupların solistliğini yapmış ünlü sanatçı Joe Lynn Turner ile 2006 yılı için planladığı Cem Köksal-Joe Lynn Turner projesi kapsamında tekrar hayranlarının karşısına çıktı.200.000 civarında dinleyicisiyle buluşup,Projenin Bursa ayağında 35.000 kişinin karşısında muhteşem bir şov sergilediler.
Eşsiz bir sahne performansı ve kitleyicisi toplayan Cem Köksal,bu projede yer alan sahne performansı ürünü olan bir LİVE DVD ve Cd yi 27 Şubat 2007’de piyasaya sürdü..

Cem Köksal,bu günlerde 2007 Nisan Ayında ikinci albümünü çıkarmaya hazırlanıyor.

Cem Adrian

30.11.1980 tarihinde Edirne’de doğmuştur. Yugoslav kökenli bir ailenin 2. çocugu olan Cem Adrian müzik çalışmalarına ortaokul yıllarında başlamış ve ilk kayıtlarını yine o tarihlerde yapmıştır.
18 yaşında başladığı radyoculuk hayatına 6 yıl devam etmiş, bu süre içinde tiyatro ve fotografçılık eğitimi almış, çalıştığı radyonun kayıt stüdyosunda kendine ait yaklaşık 250 şarkı kaydetmiştir.

2003 yılında İstanbul’da Serkan ve Efkan Erdal’la kurdukları Mystika isimli etnik müzik grubunda solist ve dansçı olarak çeşitli mekanlarda sahne almıştır.

2004 sonbaharında Fazıl Say’ın davetiyle Bilkent üniversitesi sahne sanatları fakültesinde özel öğrenci statüsünde eğitime başlamış, 2005 şubat ayında "Ben bu şarkıyı sana yazdım" isimli ilk albümünü yayınlamıştır. Albüm sanatçının 1997 ve 2003 yılı arasında Edirnede kaydettigi amatör demoların ve 2004 ekim ayında Fazıl Say’la verdiği ilk akademik konserinden kayıtların bir derlemesidir. "Demo albüm" niteliğindeki bu çalışma müzik sektöründe 16000’lik bir satış başarısı göstermiş, alternatif müzik kategorisinde olmasına ragmen pop müzik listelerinde üst sıralarda yer almıştır.

2005 yılında Babylon konserler dizisi başta olmak üzere Türkiye’de verdiği konserlerini, 2005 eylül ayında Hamburg müzik sezonunun açılışında Fazıl Say, Bremen jazz festivalinde Burhan Öcal ve Fazıl Say’la sürdürmüştür.

2006 yılı ocak ayında prodüktörlüğünü kendisinin üstlendiği ve 2006 sonbahar aylarında yayınlanacak olan 2. albümü ve kitabı "Aşk bu gece şehri terk etti" nin çalışmalarına başlamıştır.

Celestial Asylum

1998 yılında Ankara’da kurulan Melodik Power Metal grubudur.

Özgür - Vokal
Arda - Lead, Ritim & Klasik Gitar
Anil - Ritim & Klasik Guitar
Evren - Klavye
Firat - Bas
Kemal - Davul

Catastrophe

2005 yılında Bursa’da kurulan Death Metal grubu.

Anil Tuzun -gitar
Ferhat Buyuk - gitar
Selçuk Ozcan - davul
Özgür Oksuz - vokal

Catafalque

Catafalque’ ın yaptığı müzik türü "Doom/Gothic Metal" olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, Catafalque’ ın müziği klasik Heavy ve Doom Metal elementleri ile otantik melodi ve ezgileri içermektedir. Örnekle tanımlamak gerekirse Paradise Lost, Crematory, Moonspell gibi grupların müzikal yapısı ve The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil gibi bayan vokal ve yoğun klavye kullanan gruplarla aynı tarzda, fakat farklı bir kültürel ,folklorik yapının sentezini oluşturmaktadır.
Günümüzün Catafalque’ ı 1997 yılının kışında kuruldu. Fakat şu anki kadro ilk kadro değildir. Aslında, grup aynı isimle 1991 yılında kurulmuştur. Bugün, ilk kadrodan kalan tek eleman Gokhan Orhun Diren (Davul ) dir.
1997 yılının kışında gruba Emir Atay (Gitar) ve 1999 yılının sonbaharında ise Erman Ulus (Bas Gitar) katılmışlardır.
Daha sonra, gruba katılan Metehan Mert Çakır(Vokal) ve Kasım 1999’da gruba katılan Burcu (Soprano Bayan Vokal) ile birlikte grup, uzun yıllardır yaşadığı "vokal" sorununa kalıcı çözüm bulabilmiştir.
Ağustos 2000’de Erman Ulus’ un gruptan ayrılması ile Alper Tabakçılar (Bas Gitar) gruba dahil oldu. 2001 Şubat ayında ise Emir Atay (Gitar), haklı sebeplerden dolayı gruptan ayrılmak zorunda olduğunu açıklayınca, grup yerine 2001 Mart’ ında yeni bir Emir (Akaydın) buldu.
Bu arada birtakım kişisel anlaşmazlıklar yüzünden Ekim ayı sonlarında Burcu Keskin (Bayan Vokal) gruptan ayrıldı. Yerine bu görevi Özge Özkan devraldı.
Emir Akaydın’ ın yoğun iş temposu nedeniyle gruptan ayrılmasıyla, Catafalque artık yeni bir gitarist almamayı kararlaştırdı ve yoluna toplam altı kişi ve tek gitar (Arın Baykurt) ile devam etme kararı aldı.
Fakat sadece konserler için -ek eleman olarak- "Soul Sacrifice" tan da tanıdığımız Feyzi Ocak gruba dahil oldu. Ve 2002 Mart’ı itibariyle grup şu anki kadrosunu oluşturdu.

Catafalque ’ ın şu anki kadrosu aşağıdaki gibidir:

Metehan Mert CAKIR Vokal
Özge Özkan Vokal
Arin BAYKURT Gitar & Geri Vokal
Alper TABAKCILAR Bas Gitar
Serhan DIREN Klavye & Piyano
Gokhan Orhun DIREN Davul
Feyzi OCAK Gitar (Additional)

Grubun tüm şarkı sözleri Gokhan Orhun Diren tarafından yazılmaktadır. Fakat son dönemde yapılmış olan yeni şarkılarda Metehan Mert Çakır ve Alper Tabakçılar’ ın da yazmış olduğu sözleri bulunan grup, şarkı sözlerinde gotik romantizm, gotik öyküler, aşk, hüzün ve melankoli gibi konuları işlemektedir. Grubun tüm şarkıları kendilerine aittir.

Catafalque, 16 Ocak 2000 tarihinde Yunan Gotik Metal grubu Rotting Christ ile Kemancı’da "Depremzedeler Yararına" düzenlenen konserde sahne aldı.
Uzun süren bir aradan sonra Mayıs 2001’de "Mimar Sinan Üniversitesi Bahar Şenliği" sahne alan grup, Ekim 2001’de "Never To Be Buried" isimli EP’ yi piyasaya çıkardı. Grubun dört şarkısının bulunduğu EP tanıtım amacıyla 100 adet basıldı ve kısa sürede tükendi. Bu EP’ den sonra grup ismini daha fazla duyurmaya başladı.
"Köstebek Müzik" in düzenlediği , Kemancı’ da Ocak 2002 tarihinde düzenlenen, Almora ve Surveillance’ ın da yeraldığı konser sahne aldı.

En son olarak grup, Ankara’da düzenlenen ve 2 gün boyunca süren 5.Rockstation Festivali’nin 2.günü başarılı bir sahne performansı sergiledi.
Grup "Never To Be Buried" isimli EP’ nin 2.basımını "Limited Edition" olarak ve EP’nin ilk basımına göre, içinde TRT2’ de yayınlanan "Rock Market" programındaki sahne görüntülerinden oluşan , "L.O.V.E" isimli şarkılarının video’ su ve grubun bir wallpaper’ ını ekleyerek piyasaya sürdü. Tüm Türkiye’de 5 ayrı şehirde ve 9 ayrı noktada satışa sunulan EP, grubun internet sitesine gelen mesaj ve yorumlara göre, dinleyici tarafından olumlu tepkiler aldı.

Catafalque , bundan sonraki dönem içerisinde ilk albümünü kaydetmeyi ve piyasaya sürmeyi planlıyor. Şu an grubun kaydedilmeye hazır tam 15 şarkısı bulunmakta...

Konu ile ilgili olarak, ilk etapta Türkiye’deki firmalar daha sonra ise yurtdışı bağlantılarını kullanarak bu olayı gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Ayrıca grubun şu anki diğer büyük hedefi ise, Avrupa’da birçok değişik festivalde ve birçok değişik grupla sahne almak...

Yusuf İslam

Cat Stevens (asıl adı Stephen Demetre Georgiou, d. 21 Temmuz 1948) şarkı sözü yazarı ve müzisyen. Müzik kariyerinin başlangıcında Cat Stevens ismini almıştır. 1977 yılında Müslüman olmuş ve bundan iki yıl sonra da Yusuf İslam adını almıştır..

Cat Stevens ismiyle tanınmaya başlayan Georgiou, çoğu 1960`lı ve 1970`li yıllarda olmak üzere 60 milyondan fazla albüm satmıştır. "Wild World", "Father and Son", "Morning Has Broken", "Peace Train" ve "The First Cut Is the Deepest" gibi ünlü parçalarıyla hatırlanır.

1976 yılında geçirdiği kazadan 1 yıl sonra İslam dinini seçmiş ve 1979 yılında Yusuf İslam ismini almıştır.
Çocukluğu ve gençliği [değiştir]1948’de doğmuş, Rum bir babanın ve İsveçli bir annenin üçüncü çocuğu olan Cat Stevens’ın asıl adı Steven Demetre Georgiou’dur.

Babası Yunan Ortodoksu olmasına rağmen Steven bir Katolik okuluna gitti. 8 yaşındayken annesi babası boşandı, bir süre beraber yaşadılarsa annesi oğlunu alıp İsveç’e döndü. 16 yaşındayken okulu bıraktı, daha sonra Sanat Okulu`na girdi ama oradan da ayrıldı.

İlk hit parçasını ve albümünü 18 yaşındayken yaptı. "I Love my Dog" şarkısı Cat Stevens’ın doğuşu anlamına geliyordu. 1966 yılında Matthew and Son albümünü piyasaya sürdü. Bu dönemde Cat Stevens ismini aldı. 1967’de yayımlanan New Masters albümü fazla tutulmadı, bu albüm sonradan birçok kişi tarafından yorumlanan The First Cut Is the Deepest parçasıyla hatırlanır.

1968’ların başında 19 yaşındayken Stevens tüberküloza yakalandı. Aylarca hastanede yattığından müziğe tekrar dönmesi 1970`i buldu.

1970’de yayımladığı folk müzik temeline oturtulmuş, önceki albümlerinden de biraz farklı sayılan Mona Bone Jakon yayımladı. Bu albümde o dönemki aşkı Patti D’Arbanville için yazılmış (daha sonra bir klasik halini alan) "Lady D’Arbanville" parçası da yer alır. Cat Stevens, 1970`in ikinci yarısında yayımladığı uluslar arası bir başarı yakalayan Tea for the Tillerman albümüyle yoluna devam etti. Wild World parçası bu albümdeki en beğenilen ve popüler parça oldu.

Kendine has bir müzik oluşturan Stevens 1971`de çıkardığı Teaser and the Firecat albümüyle başarının tadını çıkarmaya devam etti. Bu albümde "Peace Train", "Morning Has Broken" ve "Moonshadow" gibi birçok hit parça yer alıyordu.

1970`li yıllarda yeni albümler yayımlamaya devam etti.


Müslüman oluşu [değiştir]1976 yılında bir kaza sonrası boğulmak üzere olan Cat Stevens, Allah`a kurtarması için yalvarmaya başladı. Yıllar sonra VH1 kanalında o anı şöyle anlattı: "Bir anda kendimi tuttum ve "Oh Tanrım, eğer beni kurtarırsan senin için çalışacağım, dedim". Bu ölüme yakın deneyim onun ruh halini değiştirdi. Kardeşi David, kudüste bir camide görüp ve içimi rahatlatı diyerek aldığı Kur’an-i Kerim’i Cat Stevens’a hediye etti ve Stevens`ın İslamiyet`e geçişi başlamış oldu. 1977 yılında Müslüman olarak Yusuf İslam adını aldı.

Değişimini ilerleyen yıllarda müzikle uğraşmayı bıraktı. Sahnelerden uzaklaştı, hatta müzik şirketlerinden artık albümlerinin dağıtılmamasını rica etti fakat bu talebi reddedildi.

Ancak 2006 yılında oğlunun evinde eline aldığı gitar ile birlikte bu kararını 28 yıl sonra değiştirdi. Önce kendi eski şarkısı olan Father and Son şarkısını Ronan Keating ile söyledi. Ardından 2006 yılında ’An Other Cup’ albümünü çıkardı.

Şu an karısı ve beş çocuğuyla birlikte Londra’da yaşamaktadır.


Albümler
Cat Stevens adıyla ;
Cat Stevens`ın son pop albümü Back to Earth (1978)Matthew & Son (1966)
New Masters (1967)
Mona Bone Jakon (1970)
Tea for the Tillerman (1970)
Teaser and the Firecat (1971)
Catch Bull at Four (1972)
Foreigner (1973)
Buddha and the Chocolate Box (1974)
Saturnight (Live in Tokyo) (1974)
Numbers (1975)
Izitso (1977)
Back to Earth (1978)
Majikat (2005)
Gold (2005 derleme)
Birçok derleme ve antoloji..

Yusuf Islam adıyla:The Life of the Last Prophet (1995)
I Have No Cannons that Roar (1998)
Prayers of the Last Prophet (1999)
A is for Allah (2000)
I Look I See (2003)
An Other Cup (2006)

Carpocrade

1998 yılında Ankara’da kurulan Symphonic Black Metal/Avant-garde grubu.

Erman - gitar & vokal
Ergin - gitar
Eren - bas
Cenk - davul

Can Güney

1971 İstanbul doğumlu olan Can Güney 1986 yılından bu yana sürdürdüğü müzik yaşantısını, ilk solo albümüyle pekiştirdi. Ayna grubunun kurucuları arasında yer alan Can Güney, grupla birlikte 4 albüm ve 500 den fazla konserde elektro gitarıyla eşlik etti.

Daha önce Oya Bora, Fatih Kısaparmak, Harun Kolçak, Yonca Lodi, Şevval Sam, Banu Zorlu, Ümit Sayın, Grup Turkuaz, Grup Vitamin, Zeynep, Birkaç İyi Adam, Sibel Alaş ve bir çok ünlü isimlerle çalışan Can Güney bu albümünde baste ve yorumcu kimliğiyle de dikkatleri çekiyor. Albümünde 6 parçanın bestesi kendisine ait olan Can Güney için kendisine her konuda destek olduğunu her fırsatta dile getiren yılların eskitemediği Ersen Dadaşlar, "Can Güney modern çağın en güçlü rockçısı olacaktır" dedi.

Zeynep Talu’nun ilk kez vokal yaptığı albümde bir, dikkat çeken önemli olayda, Erkin Koray’ın albümünde "Gönül Salıncağı" adlı eserde çalmış olduğu bongoları tam 35 yıl aradan sonra tekrardan Can Güney’i kırmayarak stüdyoda bongoları çalan yılların tecrübesi Sayın İlkin Dinletir’in performansıdır.

Cadaverous (Türkiye)

Bursa’da kurulan Death Metal grubu.

Mehmet Hatip - gitar
Burak Cavdar- gitar
Kenan Haliloglu - davul
Erhan Balkan- bas

14 Ocak 2009 Çarşamba

Buz

Grup ; 2002 yılının haziran ayında Emre Özlüer, Özer Kırçak, Cem Güney ve Tercan Şener tarafından kuruldu.

Daha önce bir çok grup ve projede yer almış müzisyenlerden oluşan grup o zamanlar Bedroom adıyla bilinmekteydi. Başta Kemancı olmak üzere Bronx, Guitar Cafe, Buddha gibi bir çok mekanda sahne alan Bedroom 2003 martında Park Orman’da gerçekleştirilen Efes Dark Rock Müzik Günleri’nde Mavi Sakal’la aynı sahneyi paylaştı.

Yaklaşık 3 sene bir arada çaldıktan sonra daha ciddi projelere imza atmak için adını Buz olarak değişitiren grup 2004 ağustosunda gitarist Özer Kırçak’ı askere uğurladı. Bu dönemde gruba Pentagram’dan Metin Türkcan eşlik etti. Eksik kadroyla geçen 6 ayın ardından grup tam kadro olarak çalışmalarına kaldığı yerden devam etti.

2005 ocak ayında, albüm yapma hedefi doğrultusunda demo çalışmalarına başlandı. Yaklaşık bir ay kadar süren, Akatlar Kedi Müzik’te yapılan çalışmalar sonucunda Tarkan Gözübüyük’ün prodüktörlüğünü yaptığı Bugün Son, Yalnızlık, Senden Fazla ve 6/8 adlı şarkılardan oluşan demo Mine Erkaya Studio’da kaydedildi. Kayıt sırasında Harun Tekin ve Kerem Özyeğen geri vokalleriyle demoya katkıda bulundular.

Titiz bir çalışmanın ardından 4 şarkılık buz isimli demoda mastering aşamasına gelindi. İmaj stüdyolarında Çağlar Türkmen tarafından masteringi yapılan demo mart ayı itibariyle son şeklini almış oldu. Demo çalışmasının hemen ardından web sitesi için harekete geçildi ve www.buzband.net adlı site hazırlandı.

Mart ayı sonuna kadar cumartesi günleri Ankara’da Garage isimli barda çalan grup, albüm çalışmalarına ağırlık vermek için bar programına son verdi. 2005 yılı temmuz ayı itibariyle Tarkan Gözübüyük ile birlikte albüm çalışmalarına başlayan grup 3 ay süren yoğun çalışmaların ardından kayıt için stüdyoya girdi.

Mine Erkaya Studio da 6 hafta süren kayıtlar ekim ayı sonunda tamamlandı.2005 yılının son günlerinde Pasaj Müzik bünyesinde kurulan Birinci Records ile anlaşan grup ilk klibini Yalnızlık isimli şarkısına çekti..Klibin yönetmenliğini Hakan Utangaç yaptı. 2. klip ise Bilal Eroğlu tarafından "Nefretim Kederimden" adlı şarkısına çekildi.

Burst Appeal

2005 yılında Ankara’da kurulan Death Metal/Crossover grubu.

Oral Akyol - Vokal
Murat Alkan - Gitar
İsmail Parlak - Gitar
Sarper Kökten - Bas/Geri Vokal
Serhat Özcan - Davul

Bulutsuzluk Özlemi

1990’lardaki müzik çalışmaları ile Türkiye’de birçok ilke imza atan Bulutsuzluk Özlemi kendi türlerinin ilklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Türkiye’de yaşanan pop patlaması öncesinde ülkenin müzik piyasasının içinde bulunduğu kısır döngüyü kıran pop-rock çalışmaları sırasında Bulutsuzluk Özlemi’nden söz etmeden geçilemez.

Bugüne kadar kaydettikleri albümler ve Türkiye’nin her yerinde verdiği sayısız konserlerle müzikseverlerin aklından hiç çıkmayacak bir yer edindi. Müziğine Batı kaynaklı rock melodi ve ritmlerine Anadolu’nun yüzlerce yıllık birikimini de katmayı başaran ve bu sayede büyük ilgi gören Bulutsuzluk Özlemi, Türkiye’de uzun süre tartışılan "Türkçe sözlü rock yapılır mı?" sorusuna yaptıkları müzikle cevap verdi.

Şarkı sözlerinde işledikleri sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konularda herkes kendinden bir şey bulabildi. Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Akın Eldes, Sunay Özgür ve Utku Ünal’dan oluşan grup her zaman belli bir kalitenin üzerinde kalmayı başardı.

Irak Savaşı sırasında Nejat Yavaşoğulları’nın gitarının üzerindeki Savaşa Hayır yazısı Power Türk televizyon kanalı tarafından silikleştirilmiştir. Söz konusu kanalda sonra yayından da kaldırılan klip gelen tepkiler üzerine sansürsüz olarak tekrar yayınlanmıştır.

UTKU ÜNAL

Bolu doğumlu Utku Ünal ilkokul ve liseyi İzmir’de tamamladı. Daha sonra ailesi ile Ankara’ya yerleşen Utku, ilk müzik derslerini müzisyen olan babasından küçük yaşlarda almaya başladı. 6 yaşında flütle başlayan müzik hayatı küçük yaşlarında keman ve mandolinle devam etti. 1987 yılında davul çalmaya başlayan Utku, 1990 yılına kadar amatör gruplarla konserler verdi. 1990’dan sonra birçok grupla Ankara ve İstanbul’da barlarda çaldı. Eylül 1996’da Bulutsuzluk Özlemi’ne katıldı. Gruba kısa sürede uyum sağlayan Utku Ünal değişik müzik tarzlarını denemiş ve bu tarzları iyi harmanlamış etkili bir davulcu.

ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünden mezun olan Utku Ünal şu anda aynı konuda master yapmakta ve bir süredir Can Kozlu ile caz tarihi ve caz üzerine davul çalışmalarını sürdürmektedir. Bir süre önce İstanbul’a yerleşen Utku’nun etkilendiği davulcular arasında başta Tony Williams gelmektedir.

BURAK GÜVEN

Bulutsuzluk Özlemi’ne 2001 başında katılan, Ankara doğumlu ve 1988 ODTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu olan Burak kendini bildi bileli rock müzikle içiçe. Hem aktif olarak çalan, hem de herşeyi dinlemeye çalışan ve bunu aslında Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’ndeki okul yıllarında iyi müziğe verilen öneme bağlayan Burak, uzun süre yurt dışında da kaldığı için müziği kaynağından takip etmenin tadına vardığına ve bilinçli bir dinleyici olma yolunda önemli mesafeler katettiğime inanıyor. İlk dönemlerde gelişmeleri çeşitli yabancı dergilerden takip ederken, şu dönemde internet sayesinde dünyanın dört bir yanında olan biteni anında takip edebildiği için rock gündeminden ayrı kalmamanın huzuru içerisinde. Münih, Londra ve Boston’da çok çeşitli konserlere giden, ayrıca bu işin endüstrileşme ve pazara dönüşme sürecini de bizzat yaşayan Burak, 15 yıla yakın bir süredir aktif olarak müzisyenlik de yaptığı için (profesyonel müzisyenliğe bas gitarla başladı, ancak epeydir sahnede elektro-gitar da çalıyor) işin teknik yönünü de daima ön plana tutmakta. Londra’da 1 yıldan fazla bir süre müzisyenlik yaparak ordaki endüstriyi de tanıma imkanına sahip olmuş. Ama sadece yüksek teknik gerektiren müzikleri değil basit düşünülmüş eserleri de dinlemekten haz duyuyor. Yıllarca plak koleksiyonu yapan Burak, artık CD döneminde olsak da plaktan alınan o hazzın CD’lere aynen yansıtılmasının başarıldığını sanmıyor.

Askerliğin ardından 1991 yılında bir özel firmada AR-GE mühendisi olarak çalışan, 1999 yazında mühendislikten ayrılıp kendini sırf müziğe verden Burak, yeni başlayanlara gitar ve bas dersi vermenin yanı sıra halen Blues Express ve Mustafa Hadi Dedi gruplarında da düzenli olarak çalmakta. Ayrıca Ankara Polis Radyosu zamanlarından beri 15-20 yıla yaklaşan radyo tutkusunun sonucu olarak Radyo ODTÜ’de tüm bilgi birikimini pazar akşamları Rock Tarihi programı vasıtasıyla paylaşmaktan son derece mutlu.

NEJAT YAVAŞOĞULLARI

Doğma büyüme Anadoluhisarlı olan Nejat Yavaşoğulları, müziğe ilkokulda mandolin çalarak başladı. Haydarpaşa Lisesi’nde okuyan Nejat burada gitarla tanıştı. Üniversite yıllarında çeşitli gruplarla müzik çalışmalarını sürdürdü. Müzik üzerinde yoğunlaşan Nejat Yavaşoğulları Antalya Altın Portakal Şarkı Yarışması’nda en iyi sarkı ödülüne layık görüldü. 1980’li yılların başında Ferhan Şensoy Ortaoyuncular’la tiyatro müziği çalışmaları yaptı. 1986’da Bulutsuzluk Özlemi’ni kurdu. Bulutsuzluk Özlemi ile Türkiye’de müzik adına birçok ilke imzasını attı.

Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümünden mezun olan Nejat Yavaşoğulları halen restorasyon çalışmaları yapmaktadır. Müzisyen olarak Nejat, beste ve söz yazarlığının yanında grupta ritm gitar çalıp solistlik yapmakta. Bulutsuzluk Özlemi’nin liderliğini de üstlenen Nejat Yavaşoğulları, Türkiye’de birçok sanatçının yapamadıklarını başarmış, ileri görüşlü ve üretici bir sanatçı. Şarkı sözlerindeki özgürlük, toplumsal olaylar üzerindeki hassasiyetini müziğine yansıtması, müziğinde ticari amaç gütmemesi ve konserlerde seyirciyle adeta bütünleşmesi zaten Nejat Yavaşoğulları’nın gerçek kişiliğini ortaya koyuyor. Türk rock müziğinin gelişimini en fazla etkileyen müzisyenlerin başında Nejat Yavaşoğulları’nı saymak bütün müzik eleştirmenlerinin buluştukları ortak nokta olsa gerek

SİNA KOLOĞLU

İstanbul doğumlu Sina Koloğlu müziğe dört-beş yaşlarında klasik piyano eğitimi alarak başladı. Galatasaray Lisesi mezunu olan Sina Koloğlu lise yıllarında tiyatro kolunda tiyatro müzikleri yaparak müzik hayatını sürdürdü. Liseler arası müzik yarışmalarında tiyatro müzikleri ile ödüller aldı. Bağımsız piyano konserleri verdi. Profesyonel olarak müziğe 1986 yılında Nejat Yavaşoğulları ile birlikte Bulutsuzluk Özlemi’nin kurulmasıyla başladı.

Gazi Üniversitesi Yönetim Bilimleri’nden mezun olan Sina on sene Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Her konuda muhabirlik yapan Sina son bes senedir Milliyet gazetesinde televizyon sayfasını hazırlamaktadır. Ayrıca Rating Canavarı köşesinde köşe yazarlığını sürdürmektedir. Grubun en eski elemanlarından olan Sina Koloğlu Bulutsuzluk Özlemi’ni bu günlere taşıyan isimlerin başında gelmektedir.

DENİZ DEMİRÖZ

Adapazarı doğumlu olan Deniz Demiröz’ün sırasıyla mezun olduğu okullar; Akçakoca Yalı İlkokulu, Akçakoca Lisesi Orta Bölümü, Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü.

1999-2000 yılları arasında Müjdat Gezen Sanat Merkezinde (MSM) Gitar Öğretmenliği yapmış, 2000-2004 yılları arasında da Hip-Hop Prova ve Davul Stüdyosu’nda gitar dersi vermiştir.

Müziğe ilkokul çağlarında başlamış, lisede piyano ve keman eğitimi almıştır. Üniversite yıllarında ana branş olarak klasik gitar eğitimini tamamlamıştır. Piyano, mandolin, blok flüt, şan derslerini de yardımcı ders olarak almıştır.

2000 yılından bu yana İstanbul barları ve gece klüplerinde birçok tanınmış sanatçı ile birlikte sahne almıştır.

Brutalized

1993 yılında İstanbul’da kurulan Death Metal grubu.

Ali Mutlu: gitar

Önceki üyeler:

Yenal Yavas: bas / vokal
Özgür Hamza: gitar
Caner Ersoz: davul

Braindead (Türkiye)

1989 yılında İstanbul’da kurulan Thrash/Death Metal grubu.

Baris Yildirim - Vokal
Eymur Oskay - Lead Gitar
Emrah Erguler - Lead Gitar
Gokhan Zilelioglu - Bas
Emre Tufekcioglu - Davul
Umit Onartan - Sax

Brain Xcavator

2004 yılında İstanbul’da kurulan Brutal Death Metal grubu.

ExCx (aka Epic) - Tüm enstrümanlar

Bora USLUSOY

1972 yılında İstanbul’da doğdu. Orta okul ve liseyi Özel Tarhan Koleji’nde okudu. 1990 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne girdi. Okulda tanıştığı Nev’in teşvikiyle gitar çalışmalarına ağırlık verdi. Kısa süre sonra öğrenci kahvelerinde gitar çalıp şarkı söylemeye başladı. 1993-1996 yıllarında ilk grubu Pandora ile Caravan, Hayal Kahvesi, Kemancı gibi klüplerde sahne aldı. Bu grupla MTV News’ta yer aldılar. 1995-1996 döneminde yayınlanan Hit Sound ve Soundmag dergilerinde editör olarak görev aldı ve ’gitar yazıları’ yazdı.

1996’da Musicians’ Institute London, Guitar Institute of Technology (GIT)’ye girmeye hak kazandı. Dünya çapında bir üne sahip bu müzik okulunda solo ve ritm gitar, armoni, şarkı yazarlığı ve benzeri konularında çalışmalar yaptı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 300 kadar müzik öğrencisi arasından Bernard Purdie Funkshop’a şarkı yazarı olarak seçildi. İkisini kendi yazdığı altı şarkının stüdyo kayıtlarında çaldı. GIT’den üstün başarı gösteren öğrencilere verilen ’Gold Award’ ödülü alarak mezun oldu. Londra’da çeşitli gruplarla sahne çalışmaları yaptı.

Müzik hayatına, doğduğu topraklarda devam etmek için 1997’de İstanbul’a döndü. Yurtdışındaki müzik eğitimi için yarım bıraktığı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1998’de mezun oldu. Aynı yıl Guitar Club adını verdiği gitar okulunu kurdu. Günümüze kadar yaklaşık 600 gitar öğrencisi ile çalıştı. Bu öğrencilerden kimileri müzik dünyasının profesyonelleri arasındaki yerini alırken, kimileri de müzik alanında yurtiçinde ve yurtdışında akademik çalışmalar yapmaktadır. 1999-2000 döneminde çalıştırdığı Özel Darüşşafaka Lisesi okul orkestrası; KASDAV 3. İstanbul Liselerarası Müzik yarışmasında 30 okul arasından En İyi Beste, En İyi Orkestra, En İyi Yorum dallarının tümünde birincilik ödülü kazandı.

Eylül 1997’de İstanbul’a dönüşüyle birlikte sahne çalışmalarına tekrar başladı. Rock, blues, funk, pop gibi tarzlarda müzik yapan pek çok grupla İstanbul’da hemen hemen bütün gece klüplerinde sahne aldı. Bu çalışmalarda müzisyene yüklenen "eğlendirici" kimliğini kabullenmek istemeyen Bora Uslusoy 1999 yılının başlarında sadece kendi müziğini çalacağı bir grup kurmaya karar vererek çaldığı tüm cover gruplarından ayrıldı.

1998-2002 döneminde zamanının büyük çoğunluğu beste çalışmalarına ayıran Bora USLUSOY, özgün ve içten şarkı sözleri, modern ve sıra dışı armoniler ile al’a turca ezgileri harmanlayarak tamamen kendine özgü bir sound ortaya koymayı başardı. Bu anlayışla yazdığı şarkılarda gitaristliğinin yanı sıra solist ve şarkı yazarı kimliği ile öne çıkıyordu. "İster Misin?" adlı demo albümü müzik çevrelerinde beğeni topladı. 2003 yılında Bora Uslusoy Band adını verdiği grubuyla pek çok konser verdi. Bu konserlerde kendi parçalarının yanı sıra MFÖ, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil gibi usta müzisyenlerin parçalarına getirdiği değişik yorumlarla dikkat çekti.

Beste çalışmalarının yanı sıra Guitar Club’ta gitar öğrencileri ile yaptığı derslerin bir sonucu olarak Şubat 2003’te ilk kitabı Progressive SOLO GİTAR METODU yayınlandı. Alıştırmalara ait kayıtların yer aldığı cd ile birlikte satılan bu ilk kitap gitar dünyasında büyük ilgi uyandırdı.

Bora Uslusoy Band, 2003’ün Haziran ayında başlayan albüm stüdyo çalışmaları nedeniyle canlı performanslarına ara verdi. Serdar Öztop’un prodüktörlüğünde yaklaşık altı ay süren kayıtlarda tüm enstrumanlar canlı çalındı ve grubun sahnede yakaladığı canlı sound aynen kayda aktarıldı. "Umutsuz Aşk" adlı ilk albüm Haziran 2004’te ÖZTOP Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümdeki on parçanın tümünde söz, müzik ve düzenlemeler Bora Uslusoy ait.

Bora USLUSOY’un gitar eğitimi alanında yayınlanmış diğer kitapları şunlardır: ’Yeni Başlayanlar İçin Gitar Metodu’, ’Solo Gitar İçin Diziler ve Arpejler’, ’Bas Gitar Metodu’ (Bas gitarist Savas YATMAZ ile birlikte). 2006’da faaliyete geçen Modern Müzik Akademisi’nin kurucularındandır. Ve Modern Müzik Akademisinde şu anda gitar eğitmenliği yapmaktadır..

Bloody Blossom

2003 yılında İstanbul’da kurulan Gothic/Doom Metal grubu.

Emre Kavaklioglu - Vokal
Asli Candan - Kadın Vokal
Ahmet Kurtbas - Gitar
Evren Emre Öngür - Gitar
Nihan Yilmaz - Flüt
Daglar Kök - Bas
Eray Severge - Klavye
Rahim Ertap - Davul

Bloodhound Gang

Bloodhound Gang, Jimmy Pop Ali ve Daddy Long Legs tarafından 1992’de Bang Chamber 8 adıyla kuruldu. Liseden mezun olduktan sonra grupla aynı adı taşıyan bir demo piyasaya süren ikili, bir müddet sonra tarz deişikliğinde karar kıldılar ve isimlerini de Bloodhound Gang olarak değiştirdiler. Grup, daha tanınmadığı için yerel klüplerde performans sergileyemediği için ilk konserini grup üyesi Evil Jared Hasseshoff’un evinde verdi. Bu arada Just Another Demo adını taşıyan demolarını da elden dağıtmaya başladı.

1994’te ikinci demosu “The Original Motion Picture Soundtrack to Hitler’s Handicapped Helpers”ı çıkartan grup, bu sayede Cheese Factory Records’un dikkatini çekti. Plak şirketinden gelen anlaşma talebini değerlendirerek aynı sene içinde ilk ep’si “Dingleberry Haze”i piyasaya sürdü. 1995’te Colombia Records’la anlaşan Bloodhound Gang, bu şirketten “Use Your Fingers” adını taşıyan ilk albümünü yayımladı. Colombia Records ile yaşanan anlaşmazlıklar yüzünden Daddy Long Legs ve Milattan SonraG, gruptan ayrılıp Wolfpac adlı bir rap grubu kurdular. İkilinin yerine Evil Jared Hasselhoff ve Tard-E-Tard geçti. Turneden sonra yine kadro değişikliğine giden grup, 1996’da “One Fierce Beer Coaster” adlı ikinci albümünün kayıtlarını bitirdi. Cheese Factory Records’tan çıkan bu albüm sayesinde Amerika ve Avrupa’da büyük çaplı bir turneye çıkan grup, albümden çıkan "Fire Water Burn." single’ı ile kısa zamanda ününü arttırdı. Şarkı, aynı zamanda Michael Moore’un Fahrenheit 9/11 filminde kullanıldı.

Boodhound Gang, 1999’da 3. albümü “Hooray for Boobies”i hayranlarının beğenisine sundu. Bu albümden çıkan “The Bad Touch” single’ı listelerde üst sıralarda yer alırken, albümün kendisi 5 milyondan fazla satarak büyük bir başarıya imza attı. 2003’te One Fierce Beer Run adını taşıyan bir DVD piyasaya süren grup, 2005 senesinde “Hefty Fine” albümünü yayımladı. İlk single olarak seçilen "Foxtrot Uniform Charlie Kilo" ve ardından gelen "Uhn Tiss Uhn Tiss Uhn Tiss" parçası radyolarda sıkça çalındı. 2006’da davulcu Willie the New Guy’ın yerine Adam Perry-The Yin’i alan grup, 2007’de "Screwing You On The Beach At Night" adını taşıyan yeni bir single piyasaya sürdü. Bu arada Jackass, Viva La Bam ve CKY4 yapımlarında da rastladığımız Bloodhound Gang üyeleri, yeni albümleri üzerinde çalışmaya başladılar.

Blaster (Türkiye)

1996 yılında Kocaeli’nde kurulan Speed/Thrash Metal grubudur.

Tuğrul Kaya - Gitar/Vokal
Deniz Şalgam - Gitar
Gürdal Sönmez - Bas
Cem Devrim Dursun (aka Goremaster) - Davul

Blaspheron

2004 yılında İstanbul’da kurulan Black Metal grubudur.

Blasph - vokal, davul
Orch - gitar, davul
Varlath - bas

Black Omen

2000 yılında Eskişehir’de kurulan Melodik Gothic Metal grubudur.

Vokal - Gökhan Korkmaz
Gitar - Baran Akalin
Bas - Serkan Kaya
Davul - Onur Özçelik
Klavye - Tolga Uz

Beyaz Önlük

Grup üyeleri Aşkın KAPLAN, İlhami YAVA ve Göktuğ GÖKTAŞ Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’n de öğrenim gördükleri dönemde tanıştılar.

Bireysel sürdürdükleri çalışmalarını 1987 yılında kurdukları "Grup Çizgi"de bir araya topladılar. Konserleri ve bar çalışmaları olan grubun, üniversitede kurdukları "Müzik Kulübü" genç müzisyenlerin yetişmesinde etkili oldu.

Mecburi hizmet ve askerlik nedeni ile grup çalışmasına ara veren üyeler, çalışmalarına bireysel olarak devam ettiler. 1996 yılında tekrar bir araya gelen grup üyeleri ürettikleri besteleri kitlelere ulaştırmak adına "Beyaz Önlük" ü kurdular...

Bertuğ Cemil

Küçük yaşlardan itibaren müzik,edebiyat,tiyatro ve halk oyunlarına merak salan Bertuğ,1985’te klavye,1990’da da gitar çalmaya başladı.Başlangıçta sadece amatör bir zevk olarak hayatına giren müzik,yıllar içinde yaşama amacı haline geldi.Şiire olan merakı,onu şarkı yazmaya da itti.Gitar çalmaya başladığı yıl ilk bestesi olan “Kaygı”yı yazdı.Artık gitarını elinden hiç düşürmeyecekti.

Lise yıllarında çeşitli gruplarla İstanbul ve Bursa’da okul konserlerine çıktıktan sonra,1992’de gazetecilik okurken Cengiz Köroğlu’yla tanıştı.Bu tanışma, Moğollar’dan Engin Yörükoğlu’nun işlettiği Jazz-Stop isimli klüpte Bertuğ’un profesyonel müzik hayatının başlamasına önayak oldu.Bu tarihten itibaren 14 yıl boyunca sayısız bar performansı sergiledi.Kendi kurduğu Kaos ve Sustain isimli gruplarla çok geniş bir cover repertuarıyla sevdiği şarkıları seslendirme ve çok değerli birçok müzisyenle tanışma ve jam session yapma imkanı buldu.

Ancak kendi şarkılarını canlı çalma ve albüm yapma sevdasından hiç vazgeçmeyen Bertuğ Cemil,bu yıllar boyunca üretmeye ve kayıtlar yapmaya devam etti.

2000 yılında askerden geldikten sonra,2002’de ,demo kayıt aşamasında,aynı tarihlerde aynı stüdyoda albüm kaydeden Kıraç’la tanışması onun için dönüm noktası oldu.Kıraç’ın tavsiyesiyle TMC ailesine katılan Bertuğ Cemil, Cengiz Köroğlu’yla birlikte şubat 2006’da albümünü tamamlamak için stüdyoya girdi.Haziran 2006’da 14 yıllık hayali gerçek oldu ve ilk albümü “Duygusal Tuzaklar” tamamlandı. Bu albümden sırasıyla "Ben Hiç Sevemem" ,"Kaygı, "Yağmur" adlı parçalara klip çekildi.

Belzebuth (Mersin)

Mersin’de kurulan Black Metal grubudur.

Lord Margonath: vokal & gitar
Osartoth: gitar
Nezsygal: bas
Vurg: davul
Sargyacht: klavye

Belzebuth

1997 yılında İstanbul’da kurulan Black/Death Metal grubudur.

Gitar-vokal: jinmungand
Klavye: lord fenrir
Davul: asgaard
Bas: sleipnir

Bayt Gadol

1997 yılında Ankara’da kurulan Melodik Death Metal grubu. Şarkıların Orta Dünya temasını kullanmışlardır.

Harun Altun - Vokal
Kemal Soyoglu - Gitar
Seha Özsırkıntı - Bas
Selim Bozkurt - Gitar
Ogün Dalka - Klavye
Onur Ertem - Davul

Battlorn

İstanbullu Epic Power Metal grubu.

Yaşam Hancılar - vokal
Serkan Özay - gitar
Yalım Alatlı - bas
Onur Şentürk - davul
Koray Alarslan - klavye

Barış Manço

Barış Manço 2 ocak 1943 tarihinde saatler 02.00 civarını göstermekte iken Bağlarbaşı-Üsküdar semtindeki Zeynep-Kamil hastenesinde dünyaya gözlerini açar.

İsmail Hakkı Bey ile Rikkat Uyanık Hanım’ın ikinci oğululları olarak, ekmeğin karneyle dağıtıldığı ve ikinci dünya savaşının en kızgın oldugu zamanda dünyaya gelen Manço, 2 yıl önce dünyaya gelen abisinin ’Savaş’ ismini almasından sonra, ailesinin ’artık dünyaya Barış gelsin’ diye düşünmesinden dolayı barış adını almıştı.

Türkiye’de Barış adını ilk alan kişinin kendisi olduğunu yıllar sonra TRT için hazırladığı ’7 den 77 ye’ adlı programı aracılığıyla, öğrenecekti.

Bit salgınının ortalığı kırıp geçirdiği bir dönemde ilkokula başlayan Manço, gezginliğe bu dönemlerde başlar. Gezginliğinin ilk durakları okullardır. Zira bu dönemlerde birsürü okul değiştirmek zorunda kalıyordu.

İlkokula Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda başlayan Barış, 4. Sınıfı Ankara Maarif Koleji İlkokulu nda, 5.Sınıfıda yine Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda okuyordu. İlkokul’u bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi yılları başlıyordu.

Galatasaray Lisesi’nde okuyan abisi Savaş Manço’nun okuldaki lakabı ’Ayı’ idi. Barış’ında Galatasaray Lisesi ’ne gelmesinden sonra lakapları ’Büyük Ayı ve ’Küçük Ayı’ olarak değişiyordu. 1957 yılı Şeker Bayramında çok sevdiği Babaannesi Nimet Hanım’ı yitirir. Manço, yıllar sonra bir şarkı yazacaktır onun adına (Gülpembe) çok beğeni kazanacak olan bu şarkı aynı zamanda dinleyenleri üzerinde büyük merak uyandıracaktır kim bu Gül Pembe?

Müzikle daha küçük yaşlarında tanışmıştı. Annesinin bir ses sanatçısı olması, O’nun müziğe pek yabancılık çekmemesini sağladı. İlk olarak 14 yaşında sınıf arkadaşlarıyla birlikte Galatasaray Lisesinde Kafadarlar adlı grubu kurdu. Bugünün ünlü ekonomistlerinden ’Asaf Savaş Akad’ bu grubun saksofoncusuydu. İkinci grubu olan Haramiler’ de yine Galatasaray Lisesindeki arkadaşlarıyla birlikte çalıştı. Haramiler’le birlikte dönemin popüler müziklerini yorumladı.

1958 yılında ilk defa sahneye çıkıyordu. 1958 in Mart ayında yeğeni Aysel’in evlendiği akşam, Moda Düğün Salonunda Elvis Presley’ den iki şarkı söyleyen (bunlardan biri ’Jailhouse Rock’dı) Manço, o gün abisi Savaş Manço’ya belkide hayatındaki yapacağı en önemli şeyi söylüyordu: ’ben çocuklara şarkı söyleyeceğim’.

1959 yılının Nisan başında Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk resmi konserini veren manço, 4 Mayıs 1959 da babası İsmail Hakkı Bey’in ani ölümüyle ruhen yıkılıyordu.

1960’lı yıllarda Türkiye’de Hafif Batı Müziğinde Erol Büyükburç, Metin Ersoy fırtınası esiyordu. Barış’da aklına koymuştu bu müzik dünyasının içinde yer alacaktı. Henüz 14 yaşında iken Galatasaray Lise’sindeki arkadaşlarıyla kurduğu grubu Kafadarlar ’la ’Barış Manço ve Kafadarları’ ismiyle sahne alıyordu. Bu dönemlerde daha çok o sıralarda tutulan parçaları seslendiren Barış ve Arkadaşları, Okul bitince dağılıyorlardı.

1962 yılına gelindiğinde Galatasaray Lisesinde 11. sınıfı geçemeyen Barış, bir an evvel Paris’e gidip, Güzel Sanatlar Akademisinde okuma istediğinden Özel Şişli Kolejine gider ve 1963 yılında bu okuldan lise diplomasını alır. Yine 1962 yılında Barış Manço ilk 45’liği Twistin Usa / The Jet’i Harmoniler ’le kaydediyor ve Grafson plak’tan satışa sunuyordu. ’Neden Türkçe değil’ mantığıylada o yıllarda Çıt Çıt Çedene, Urfa nın Etrafı Dumanlı Dağlar ve Kızılcıklar Oldu mu? (Barış’ın annesi Rikkat Uyanık Hanım’ın derlediği bir türkü) isimli türkülerini kaydediyordu.

1963 yılında Salyangoz yüklü bir kamyonun tercüman-şöför yardımcısı olarak İstanbul’dan Lion’a oradanda otostopla Paris’e giden Manço, burada Güzel Sanatlar Akademisinde okumak istiyordu. Daha sonraları maddi sıkıntılar ve Belçika da yaşamakta olan abisi Savaş’ın yanında kalmak için Liege şehrine gider.

Burada bazen türk işçilerine tercümanlık yaparak, bazen garsonluk yaparak veya Türkiye den getirttikleri filmleri orada yaşamakta olan türk işçilerine göstererek geçimlerini sağlarlar. Tüm aksiliklere rağmen müzikten uzaklaşmaz. Arada bir Paris’e giderek plak şirketleriyle görüşen Barış, ünlü fransız komedyen ’Henri Salvador’un şirketinden 1964 yılının sonbaharında 4 parçadan (Baby Sitter, Jenny Jenny, Quelle Peste ve Un Amour Que Toi) oluşan bir EP çıkarır.

1964 yılında Fransa’da 4 parçadan oluşan EP’yi çıkardığında, o zamanlar radyoda program yapan Engin Arman Paris’den gelen Plağın üstünde koskoca ’Barısh Mancho’ yazısına rağmen, plağı, ’Fransa’da müzik yapan genç şarkıcı Bari Manso’ olarak sunar.

Programı dinlemekde olan Barış Manço nun annesi ’Rikkat Hanım’ ayağında terliklerle evinden fırlar ve İstanbul radyosuna giderek, ’yaa, benim oğlumdan bahsediyorsunuz, onun adı Barış Manço’dur’ der.

Fransa daki bu maceradan sonra, Belçika da bulunduğu yıllarda Les Mistigris (Mistigris Siyam’da bir vahşi kedi türü anlamına geliyor) isimli, Belçika’lı ve Martinik li müzisyenlerden oluşan gruba katılır. Bu grupla 1967 nin başına kadar beraber çalışır. ve Aman Avcı Vurma Beni ve Bizim Gibi (Kol Düğmeleri isimli parçanın bir önceki hali) adlı parçaları kaydeder. Bu grupla Almanya, Belçika, Fransa gibi ülkelerin dışında Türkiye de de konserler verdi. Fakat grup üyelerinin ülkeye girip çıkmasında ve kalmasındaki problemlerden dolayı ’yerli’ bir grupla çalışmayı tercih eder.

1965 yılının Ocak ayında, Adamo ve France Gall’inde katıldıkları bir programda, Paris’in meşhur ’Olympia’ müzikholünde arkasında Franck Pourcel orkestrası ve Swingle Singers ile beraber plağından iki şarkı seslendirir: ’Babysitter ve Jenny Jenny’.

Fakat bu konser sonrasında, kendi olağanüstü yeteneği ve annesi Rikkat Uyanık Hanımın dışında müzisyenlik hayatını etkileyen biri çıkar karşısına: O gün Barış’ı izleyen Europe-1 radyosunun sahibi ’Daniel Filipacchi’, Barış’ın aksanını beğenmediğini ifade ederek plağın radyosunda yayınlanmasını yasaklar. Barış bu işe çok kızar ve "bundan böyle sadece Türk şarkıcısı olacağım" kararını alır.

1967 yılında Hollanda da büyük bir trafik kazası geçirir. Bu kazanın kendisine hatırası ise, bıyığının altındaki kesik izidir. Bu kesiği kapatmak için bıyık bırakmaya başlar. sadece bıyığını uzatacak değildir ya saçlarınıda uzatır Manço.

1967 yılından itibaren 1969 yılına kadar sürecek Kaygısızlar dönemi başlar. Bu grubun üyeleri arasında, günümüzde MFÖ olarak tanınan gruptan ’Mazhar Alanson ve Fuat Güner’ de vardır. Bu grupla kendi müzikal çizgisini bulma yolunda ilerleyen Barış, ’Kol Dügmeleri, Unutamıyorum’ gibi kendi bestelerinin dışında, ’Bebek, Derule, Kağızman’ gibi türküleride kaydetti, Karanlıklar İçinde ve Keep Lookin parcaların da da yabancı bestecilerin şarkılarından yararlandı. Yine bu grupla yurt dışına açılma konusunda faaliyetler gösterdi ve Fransa da 1968 yılında ilk defa kaydettikleri ’Trip’ ve ’Susanna’ isimli parçayı single olarak çıkartmaya çalıştı.

Özellikle Trip adlı parçayı mükemmel bir şekilde yeniden kaydeden grup elemanlarının ’biz yurt dışında yapamayacağız’ demeleri üzerine Barış ve Kaygısızların yolları bir süre sonra ayrıldı. Kaygısızlar grup olarak dağıldı ama Barış Manço’ nun plaklarında Onu yanlız bırakmamak için stüdyoda biraraya geldiler. Kaygısızların Avrupa’da kariyer yapmaya yanaşmayışları Barış’ı yeni baştan Avrupa’da yabancı bir grupla çalışmaya iter.

Londra Hyde park’ta tanıştığı İngiliz ’Jonathan Glemser’ (Yardbirds’ İn ilk gitaristi), Amerikalı müzikolog ’Jonathan’, Tunuslu davulcu ’Mounir’ ve Kafkasyalı basgitarist ’Onkan’ dan oluşan Barış Manço Ve adını verdiği grup böylece kurulmuş oldu.

4 ayrı ülkenin kültüründen gelen müzisyenler, 4 ayrı müzik anlayışı ve icrası içinde bir çok yeni seyler ögrendi Barış. Bunun bir ürünü olarak bugün 7 den 77 ye herkesin ezbere bildiği Dağlar Dağlar isimli parçasını bu grup döneminde kaydetti. Bir çok yayın organında belirtildiği gibi bu parça Keban dan gelirken bestelenmemiştir. Barış’ın Keban a gitmesi daha sonraki yıllarda olacaktır. Barış bu parçayı kısa bir süre evli kaldığı Marie Cloud için ve annesine "senin oğlun alaturka söyleyemez" diyen Müzeyyen Senar gibi müzisyen dostlarına cevap olsun diye besteler. Kol Dügmeleri, Bebek, Kağızman gibi parçalarla ismini duyuran Barış Dağlar Dağlar’ın çıkış tarihinden dört ay sonra bu 45’liğin 700 bin satması üzerine müzik dünyasındaki o dönemin büyükleri olan, Cem Karaca, Erkin Koray ve Moğollar ’ın arasında yer alır. Altın Plak aldığı ’Dağlar Dağlar’ 45’liği Barış’ın hayatının dönüm noktası olmuştur.

Eğitimini tamamlayan Barış’ın amacı grubuyla birlikte Türkiye’ye dönüş yapmaktır. Fakat Türkiye’ye yalnız olarak döner.

Barış’ın Türkiye’ye döndüğü yıllarda , 1970’lerin başında , Türkiye’de aranjman modasına karşı tepkiler başlamıştır. Aranjman modasına olan bu tepki başka bir akımın doğmasına sebep olmuştur. Bu yeni oluşan müzik türü Anadolu pop’tur. bunun üzerine Barış; Fuat Güner ve Mazhar Alanson’la (bugünkü MFÖ’nün elemanları) birlikte Kaygısızlar kurar.

Barış Manço artık yavaş yavaş müzik piyasasında yükseliyoru. İşte tam bu dönemlerde beklenen bombayı patlatır. Barış Manço Ve.. grubu ile 70’lerin başında çıkarttığı ’Dağlar Dağlar’ 45’liği , çıkışından 4-5 ay sonra 700 bin satar.

Yabancı gruplarla yaşadığı sorunlar sebebiyle bir çok gruptan ayrılmak zorunda kalır. Fakat 1971 yılında bu sorunu çözer. Avrupa da da kariyer yapmaya meraklı olan, Anadolu Pop müziğinin öncüsü olarak kabul edilen Moğollar la beraber Fransa da çalışmaya başladı.

Bu grupla İşte Hendek İşte Deve, Katip Arzuhalim ve Binboğanın Kızı isimli parçaları kaydeden Barış, Moğollar’ın tek başlarına kaydettikleri ’Danses et Rythmes de la Turquie D’hier A’Aujourd’hui’ (Bu LP Türkiye’de piyasaya Anadolu Pop adı altında çıktı) isimli albümle başarılı olmaları ve hatta bir önceki yıl Jimi Hendrix in, bir sonraki yıl Pink Floyd un kazandığı "Academie Charles Cross Grand Prix Du Disque" isimli ödülü kazanmaları ve tamamen yurt dışında çalışmak istemeleri sonucunda, ayrılma kararı alırlar.

Moğollar’dan Engin Yörükoğlu ile beraber yurda dönen Barış, Celal Güven, Ohannes Kemer, Özkan Ugur ve Fuat Güner gibi müzisyenlerle beraber ölümüne dek kendisinden ayrılmaya Kurtalan Ekspres isimli grubunu kurdu. Bir kaç değişimden sonra ideal kadrosuna ulaşan Kurtalan Ekspres ve Barış Manço birlikte bir çok başarıya imza atar.

1972 de Kurtalan Ekspres le ilk 45 liği, Ölüm Allah’ın Emri / Gamzedeyim Deva Bulmam piyasaya sunulduktan sonra 20 aya yakın bir süre, askerlik sebebiyle müzik’ten ayrı kaldı. Bu süre zarfında daha önceden hazırlanmış olan Lambaya Püf De / Kalk Gidelim Küheylan 45 liği piyasaya sürüldü. Askerden döner dönmezde Gönül Dağı / Hey koca Topcu Genç Osman yayınlandı.

Vatani görevine 1972’de yedek subay olarak Edremit’te başlayan Barış, bir takım pürüzler nedeniyle 19 ay 26 gün askerlik yapmak mecburiyetinde kalıyordu. Askerden tezkere aldığının ikinci günü 2 Aralık 1973’te ilk video klibini Hey Koca Topcu-Genç Osman adlı şarkıya çeker. Bu şarkıyı Polatlı’da geçen topçu asteğmen günlerinin etkisiyle, bir anı olarak yapmıştır.

1975 yılında Barış Manço ilk Long Play ini hazırlar. Barış Manço bu albüm icin özel olarak stüdyoya girmedi. Ellerindeki birikmis parçaları 45 lik olarak çıkartmanın zor olacağını düşünerek albüm yapmaya karar verilir. Daha önce yayınlanan Dünden Bugüne isimli albüm Barış Manço’ nun Sayan Plak döneminde çıkardığı 45’ liklerden toplama olan bir albümdü. Böylelikle 1975 yılında Türkiye’ nin sayılı senfonik rock albümlerinden "2023" piyasaya çıktı. Albümde yine Türkiye nin sayılı Rock Operalarından "Baykoca Destanı", Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılını konu alan 2023 giıbi parçalar yer aldı.

1976 yılında yine Avrupa’da kariyer yapma ümidiyle çalışmalarına başladı. Hemen hemen bütün bir yılı Belçika’da geçiren Barış, bir Amerikan firmasi olan CBS ile anlaşma imzalar. Büyük bir bölümü George Hayes Orchestra’sıyla kaydedilen Barish Mancho (Aynı yıl Türkiye de Nick The Chopper olarak piyasa çıkar) isimli albüm 1976 yılında, ilk önce Belçika ve Hollanda da, daha sonra Fransa, Fas, Fildişi Sahilleri gibi ülkelerde piyasaya cıktı.

Barış bu albümüyle, beklediği başarıyı elde edemez ama beklemediği başarılarda elde etti. Örneğin Fas, Romanya gibi ülkelerde albüm, içerdiği doğu karakterinden dolayı, liste başı oldu. Sonuçta İngiltere deki Rainbow konserine ve diğer promosyon konserleri sırasında Barış’ın hasta olması gibi sebeplerden dolayı, albüm yaklaşık olarak 17-18 ülkede dinlenmesine rağmen, Barış’ın Avrupa da kariyer yapma hayalini sona erdirdi.

Barış Manço, ilk evliliğini Belçika’da bulunduğu yıllarda yaptı. Bir giysi mağazasında tezgahtar olarak çalışan Marie-Claude adlı bir kızla tanıştı ve tam 6 yıl beraber yaşadılar. Arkasından 31 Ocak 1970 günü Liêge’de evlendiler ama 6 ay kadar sonra, 16 Temmuz 1970 günü ayrıldılar. Barış ın okul hayatında ve geçimini sağlamasında Maria Claude’un rolü büyüktür.

Gerçek hayat arkadaşını, ’benim her şeyim’ dediği Lale Manço’yu, 1975 yılında tanır. İlginç bir tanışmaları vardır Lale ve Barış’ın. Çiftin tanışması bozuk bir telefon sayesinde olur. Ablasına misafirliğe gelen Lale, telefon bozulunca eniştesinin arkadaşı olan üst kat komşusuna telefon etmeye çıkar. Kapıyı açan Barış Manço’ya ’Telefon edebilir miyim?’ diye sorar Lale. Aldığı yanıt ise ’Benimle evlenirsen edebilirsin’ olur. ’Neden olmasın’ diyen Lale , içeriye girerek telefonunu eder ve parasını ödemeye kalkınca aldığı yanıt karşısında şaşkına döner. ’Nasıl olsa evleneceğiz ne parası’.

Ve 1978 yılında bir nikah töreniyle resmen yaşamlarını birleştirirler. Şakayı çok seven Barış düğünde Nikah Şekeri niyetine Lale’yle beraber doldurduğu bir plağı dağıtır. Plağın A yüzünde birbirlerini seven bir çiftin aşklarını dile getirdikten sonra kavga ettikleri bir konuşma vardır. İkinci yüzünde ise Barış kendi deyimiyle "kendi mutluluk öykülerini anlatacakları" bir parça hazırlamıştır. 19 Mayıs 1981’de Doğukan Hazar, 24 Temmuz 1984’te de Batıkan Zorbey dünyaya gelir.

Yaşamındaki ikinci evliligini 1978 de Lale Cağlar ile yapan Barış, 1979 yılında müzik dünyasına geri döndü. Cok sevdiği Kurtalan Eskpres’iyle Yeni bir Gün isimli albümünü çıkaran Barış, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Gesi Bağları, Aynalı Kemer İnce Bele gibi parçaları ile büyük dikkat çekti. Bu albümle başlayan hiç dinmeyen başarı süreci, 1980 yılındakı Hal hal / Eğri Eğri Doğru Doğru Eğri Büğru Ama Yine De Doğru 45 liği ile, 1981 yılında Sözum Meclisten Dışarı albümüyle, 1983 yılında Estağfurullah...Ne Haddimize! albümüyle sürüp gitti.

Büyük birikiminden her yaş kuşağının yararlanmasını istediğinden, biraz da seyyah olup, dünyayı gezmek istediğinden dolayı, 1988 yılında TRT 1 televizyonuna bir teklifte bulundu.

’’Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli’’dir düşündüğü. Yayına girdigi ilk gün milyonlarca izleyiciyi ekran başına toplayan ’’Barış Manço ile 7’den 77’ye’’, böylelikle onun bir başka yavrusu oldu, ölümünden birkaç zaman öncesine kadar. Program çekimleri için oluşturulan TV ekibi, Ekvator’dan Kutuplar’a kadar yerküre üzerinde 150 değişik ülkeye giderek 500 bin km.’den fazla yol katetti. Bir başka deyişle, Barış Manço dünyanın çevresini 12 kez dolaşmış oldu. Devlet başkanları, dünyaca ünlü şair, düşünür ve yazarlar, astronotlar, sporcular, süperstarlar da konuk oldular Barış’a. Bu program Türk Televizyonculuğunda ulaşılamamış pek çok rekoru da elde ederek ayrı bir başarıya ulaştı.

Yüreğindeki çocuk sevgisi, kendi çocuklarıyla sınırlı kalmayıp dünyanın tüm çocuklarını sarmaya, sorunlarını, dertlerini dinlemeye itti Barış Manço’yu... Ak saçlarının örttüğü bedenindeki yüreği çocukların gülümseyen yüzlerinde hayat buldu...

Toplumdaki bozulmaya kayıtsız kalmamak, kendince birseyler yapmak için politikaya da soyundu. 30 yıldır yapmak istediği ve uygulamak için fırsatını kolladığı projelerini DYP’den yapılan teklifle birlikte ’Hayata geçiririm’ umudu başladı. "Neden siyaset, üstelik bu Barış Manço’ysa, mutlaka başkalarının yapamayacağı bir şeyleri yapabileceğine inandığı için olmuştur" düşüncesi ona şu yorumu yaptırmıştı. "DYP’den Kadıköy başkan adayı oldum. Belediyelerin sorunları belli zaten. Farklı bir renk vardır, farklı bir yaklaşım vardır. Çocuğun sağlığı diye bir olay var. Zaman zaman ana çocuk sağlığı gündeme gelir. Hastane olabilir, gençlik merkezleri olabilir. Bunlar benim hep düşündüğüm şeyler" diyerek müziği asla bırakmayacağını ve çalışmalarını durdurmayacağını ısrarla vurguluyordu o günlerde. Hatta siyasete soyunmasıyla ilgili olarak aldığı eleştirilere "Ben bir şarkıcı olarak gelmedim bu dünyaya, düşüncelerimi aktarmak üzere geldim. Gün geldi şarkı söylemekle oldu, gün geldi bir televizyon programında bir çocuğun saçlarını okşamakla oldu. Gün geldi, Güney Kutbu’nda penguenlerle konuşmakla oldu, gün geldi Ekvator’da suyun nasıl döndüğünü aramakla oldu. Şimdi insan en iyi kendini bilir herkesten önce. Ben de bildiğim kadarıyla kendimi anlatmaya çalıştım. Kendimin doğru olduğuna inandığım şeyleri aktarmaya çalışacağım insanlara" sözleriyle mesajını iletiyordu. Fakat kalbi ona siyaset yapması için izin vermiyordu. Aynı dönemlerde geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle doktorların tavsiyesini dinleyerek siyaset hayatına başlayamadan son verdiğini açıkladı.

Türkiye’nin kültür sanat ortamını kötü bulduğunu söyleyen Barış Manço, "Manzara tek kelime ile kötü ama beni bu denli karamsarlığa iten nokta herşeyin daha da kötü olacağını düşünüyor olmamdır. Çanak çömleklerle tüketilen gazetelerin olduğu, bin-iki bin kitabın ancak okunduğu bir memlekette güzel şeylerden bahsetmek oldukça zor" diyor ve ilave ediyordu: "Ben bunu kültüre karşı bir direniş olarak görüyorum.

Direkt olarak da halkı suçlu buluyorum. Benim açımdan bir problem yok aslında. Programlarım seyrediliyor ve bu camiada kırk yılı doldurmuş bir sanatçıyım. Hiçbir şeye ihtiyacım yok." Türkiye’de bazı gerçeklerin bilinmesi gerektiğini ancak bu gerçekleri ortaya koyacak zekaların cesaret edip konuşamadığını söyleyen Barış Manço, her şeyin popüler zihniyetle ve basit bir mantıkla işlendiğini, derinlikli olmayan fikirlerin daha çok rağbet gördüğünü belirterek, "Türkiye’nin önü açık. Kültürümüz bütün çağdaş değerlerin üstünde. Bu değeri işlemek gerekiyor. Benim seyahatlerim, çocuk programlarım, röportajlarım bu güzellikleri ortaya koymak ve evrensel düzeyde tanınmasını sağlamak üzerine kuruludur. Ben kendi adıma önemli şeyler yaptığıma inaniyorum ve herkesin aynı oranda çalışması gerektigini savunuyorum" diyerek sözlerini bitiriyordu.

1991 yılında Devlet sanatçısı olan Barış, 1990 yılında, ölümüne dek sürecek Japonya macerasına başlayacaktı. İçindeki büyük sevgiyi Japon halkıylada paylaşmasını bilen Barış, oradada süperstar sıfatını elde ediyordu.

1990 yılında, Ertuğrul Gemisinin Japonya’yı ziyareti ve Japonya açıklarında batmasının 100. yılı sebebiyle Tokyo Emperial Hotel, japonya veliaht presinin de izlediği bir konser verir ve Japon halkı tarafından, sebzelerden şarkı yapan adam lakabını alır (Domates, Biber, Patlıcan, Nane Limon Kabuğu). Bunu 1991 deki bir konser, 1995 yılında Japonya’ nın 16 şehrini kapsayan bir turne ve 2 tane albüm takip eder.

1982 yılında onu ilk defa yoklayan kalbi, 1999 yılında aramızdan ayrılmasına sebep oldu. 31 ocak 1999 akşamı saat 23.30 da hastaneye getirildiğinde 1 saat öncesinde yaşama gözlerini yummuştur.

200’ün üzerinde şarkısı, bunların kazandırdığı bir o kadar ödül O’nun nasıl bir müzisyen olduğunu anlatmaya yetiyordu. Öyle ki bazı şarkıları Rumca, İbranice, Bulgarca, Arapça, Farsça, Japonca, Flemenkçe, Fransızca ve İngilizce dillerinde söylendi.

Türkiye’nin müzik tarihinin kilometre taşlarından biri olan Barış Manço, el attığı her işte başarılı olmayı bildi. Televizyonuculukta bunlardan birisiydi. 1988 yılının Ekim ayında TRT’de başlayan "7’den 77’ye" programı O’nun başyapıtlarındandı. Barış ve Ekibi bu program için 10 yıl içinde Ekvatordan kutuplara , 5 kıtada 100’den fazla yöreye, ülkeye giderek kırılması güç bir rekora daha imza atmış oldu. Bir nesil O’nun çocuklar için yaptığı "Adam Olacak Çocuk" programını seyrederek büyüdü.

Son olarak büyük bir projeye daha imza atacaktı. Çok kapsamlı bir tarih belgeseli hazırlayacaktı. Fakat buna ömrü yetmedi. 1 Şubat 1999 günü aramızdan ayrıldı.

Türk Müziğine damgasını vurmuş Barış Manço artık aramızda değil. Kısa ama dolu dolu bir hayattan sonra bize birçok şey öğretti. Belki müzik adına yapacağı pek bişey kalmamıştı (özellikle geçen 10-12 yılı göz önüne alırsak) ama başka alanlarda birçok büyük projeye imza atabilirdi.

Adam olacak çocukların artık kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. ’Arkadaşım Eşşek’şarkınla büyüyen bir nesil şimdilerde ’Ölüm Allahın Emri Ayrılık olmasaydı’şarkını söylüyor.

Yüksek öğrenimini Belçika’da "Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi"nde tamamlayan, evli, iki çocuk babası ve çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, 40. yılına ulaşan sanat yaşamında kendisine layık görülen 300’ün üzerindeki ödülün dışında, aşağıdaki ünvanlara’da sahiptir:

Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı Ankara (1991)
Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora Ankara (1991)
Soka Üniversitesi: Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1991)
Belçika Krallığı: Leopold II Şövalyesi nişanı Brüksel, Belçika (1992)
Fransa Devleti: Edebiyat ve Sanat Şövalyesi nişanı Paris, Fransa (1992)
Pamukkale Üniversitesi: Onursal Doktora Denizli (1995)
Min-On Sanat Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)
Liege Prensliği: Onursal Hemşehrilik Beratı Liege, Belçika (1997)

Barış Akarsu

29 Haziran 1979 da Zonguldak’ta dünyaya gelir. Annesi Hatice Hanım ve Babası Selahattin Bey’dir.

İlk, orta, lise eğitimini küçük yaşlarda yerleştikleri Amasra’da tamamlar. Lisedeyken yelken sporuna gönül verir ve bu sporu Amasra Yelken Klübü’nde profesyonel olarak yapmaya karar verir.

Müziğe ilgisi küçük yaşlarda başlar. İlkokuldayken elinde blok flüt sokakta dolaştığını söyler. Ama esas müzikle tanışması Amasra’ya gelen müzisyenlerden etkilenerek çalmayı öğrendiği klavye gitar ve mızıkası iledir. Evlerinde Ruhi Su, Cem Karaca sürekli dinlenen sanatçılardır. Barış Akarsu, o dönemlerde dinlemeye başladığı 70’lerin 80’lerin rock, hard rock ve heavy metal grup ve sanatçılarını hala dinlemeye devam eder.

Antalya’da animatörlük ve müzisyenlikten sonra Karadeniz Ereğlisi’ne gelerek burada 4 yıl boyunca çesitli barlarda, yerel televizyon ve radyolarda programlar yapar. Bu dönemde televizyonda gördüğü Akademi Türkiye yarışmasının tanıtım reklamları dikkatini çeker ve bu yarışmaya katılır.

2004 Temmuzda Akademi Türkiye Yarışmasını 1. olarak tamamlar. Yarışmadan sonra uzun süredir gelmeyi ve yaşamayı düşündüğü İstanbul’a yerleşir ve müzik çalışmalarına burada devam eder. Akademi Türkiye Yarışmasından hemen sonra yurdun dört bir yanında sayısı 100’ü geçen çesitli konserler verir.

14 Ocak 2005’te Seyhan Müzik’ten Sedar Öztop’un prodüktörlüğü ile yaptığı ilk albümü Islak Islak’ı piyasaya çıkarır. Bu albümden aynı yıl içerisinde Islak Islak, Kimdir O ve Amasra parçalarına klip çeker ve bunlar televizyonlarda müzik kanallarında yayınlanır.

17 Ağustos 2006 da Seyhan Müzik etiketli aranjör ve yönetmenliğini Ayhan Onurtaş,Ergin Altınel ve Ercüneyt Özdemir in yaptığı "Düşmeden Bulutlara Koşmak Gerek" isimli ikinci albümü çıkardı. İlk klip parçasını da albümün ilk parçası olan "Vurdum en dibe kadar" isimli çıkış parçasına çekti.

2006 yazında başladığı "Yalancı Yarim" dizisi ile gönüllere taht kurdu. Oynadığı "Tarık" karakteriyle müzisyenliğinin yanında oyunculuktada iddialı olduğunu gösterdi.

2007 Kral Tv Video Müzik Ödüllerinden En iyi Rock Sanatçısı Ödülünü aldı. Ayrıca Barış Akarsu, USDER tarafından "sosyal kalnma ve dayanışmaya verdikleri öneme göre" verilen ödüllerde "Rock Dalında En İyi Şarkıcı Ödülü’nü" , FUTURE dergisinin "Yılın En Sevilen Rock Sanatçısı Ödülü’nü" ve "CEM KARACA Özel Ödülü’nü" aldı.

Ve Bodrum’da geçirdiği trafik kazası sonucu 6 günlük uzun bekleyişin ardından komadan çıkamayarak 4 Temmuz 2007 gecesi hayatını kaybetti!..

Baran Çak

1977 yılında istanbul’da doğdu. 12 yaşında Önder Bali’den aldığı gitar dersleri ile müziğe başladı. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi devlet konservatuarı’na girdi. (1995-2003) çeşitli gruplarda gitarist ve vokalist olarak çalışmalar yaptı. 2004 yılında Mazhar Fuat Özkan (mfö) grubunun gitaristi oldu. 2005 yılından itibaren besteci ve söz yazarı kimliğini de dahil ettiği albüm çalışmaları başladı. Aktif olarak MFÖ grubu gitaristliği, albüm çalışmaları ve gitar eğitmenliği yapmaktadır.

ALBÜM EKİBİ
Levent Altındağ : Flüt, Soprano Saksafon
Şenova Ülker : Tompet
Aycan Teztel : Trombon
Alper Çam : Klavye
Baran Çak : Elektrik Gitar, Akustik Gitar
Eylem Pelit : Bas Gitar
Gültekin Kaçar : Elektrik Gitar
Koray Türker : Klavye
Umut Pelit : Davu

Badragath

2003 yılında İstanbul’da kurulan Black Metal grubudur.

M - Vokal
C - Gitar
K - Bas
E - Davul